İstanbul Kültür Sanat Vakfı’nın
düzenlediği festivallerden biri olan ve bu yıl 24'üncüsü düzenlenen İstanbul Caz
Festivali, 4-21 Temmuz tarihleri arası İstanbul’un çeşitli mekanlarında caz rüzgarı
estirmeye devam ediyor.
İstanbul’un çeşitli mekanlarında bizi caz müziğine doyuracak olan 24.İstanbul Caz Festivali 7 Temmuz Cuma akşamı mavinin, yeşilin ve hafif esintili bir havanın güzelliği ile birlikte Beykoz Kundura Fabrikası’ndaydı. Gecenin Vitrin kapsamında ev sahipliğini üstlenen isimlerden biri olan Türkiye’nin en yetenekli genç müzisyenlerinden, caz gitaristi ve besteci Bilal Karaman saat 19.45’te konserin açılışını yaptı.
Daha sonra bas gitarist,
vokalist ve besteci, Kamasi Washington’ın sağ kolu ve West Coast Get Down
Collective’in kurucusu Miles Mosley saat
20.35’te kontrabası ve ekibi ile birlikte sahnedeydi. Kundura Fabrikası’nın
nefis tarihi dokusu, denizden gelen hafif esinti ve Mosley’in kontrabasa olan
hakimiyeti, sesi ve ekibiyle bütünleşen caz konseri sevenlerine hafızalardan
silinmeyecek bir gece yaşattı. Mosley, parçalarının arasında konuşarak da bizim keyifli anlar geçirmemizi sağladı. Miles, Tony Austin ve Howard ile 14 yaşındayken tanıştığını
onlarla uzun süredir müzik yaptığını ve büyüdükçe de başka insanlarla, başka
gruplarla çalmaya başladıklarını belirtti. Şahsen, Chris Cornell ve
Jonathan Davis gibi isimlerle çalmaya devam ettiğini, hepsinin çıkıp müziği
ustalardan öğrendiğini söyledi. Sonra
bir gün Recording Studio’ya gittiklerini ve 170 şarkı söyleyip kaydettiklerini
30 günün içinde de o şarkılardan oluşan “Alone I Play” albümünü yaptıklarını, daha
sonra ise ikinci albümü olan “Uprising” albümünü çıkardığını belirtti. Mosley, şarkılar yönünden manevi anlamda baya zengin olduklarını söyleyerek konserine
devam etti.
Saat
22.00 olduğunda sahne üç usta müzisyen gitar ve elektroniklerde Sarp Maden, bas gitarda Alp Ersönmez ve davulda Volkan Öktem’e aitti. Bir rüya takımı
olan ve cazda marine edilmiş rock, bass, punk, elektronik ve ambienti
birleştiren MadenÖktemErsönmez sevenlerine
çok keyifli anlar yaşattı.
Ve saat 22.45’e geldiğinde Kundura’nın hayranlık uyandıran
ambiansının içine iyice nüfuz edecek kapanışı JUNUN gerçekleştirdi.
Açıkçası Hint filmlerine ve müziklerine ayrı bir ilgim olduğu için benim caz
festivali kapsamında o geceki konseri tercih etmemin en büyük sebeplerinden biri izlediğim JUNUN belgeseli ekibinin orada olmasıydı. Sufi
ruhani müzik geleneğinde Qawwal’i günümüze taşıyan besteci-ozan Shye
Ben Tzur, Hintli ekip the Rajasthan Express ile
gerçekleştirdiği bu projede, geleneksel müziği elektronik tınılarla bir araya
getiriyor. Kayıtlarında Radiohead’in gitaristi Jonny Greenwood’un da yer aldığı
proje hakkında, Paul Thomas Anderson’ın yönetmenliğini üstlendiği JUNUN adlı
belgesel, İstanbul Film Festivali’nin sunumuyla 2015 yılında gösterildi. Dillerini, ırklarını, kültürlerini çok iyi bilmesek de o gece müziğe, caza sevdalı birçok insanın bir sese, bir tınıya, bir notaya ortak olması… Farklı düşünceli insanların aynı ortamda bir olması... Farklı dünyalara uçabilme
özgürlüğü… Öyle müthiş, öyle olağanüstü bir şey ki. Sanat iyileştiriyor.
Sanatın var olmaya ve bize daha iyi etkinlikler sunmaya devam etmesi ümidiyle…
Bu yazı 14 Temmuz tarihinde gazeteduvar.com/kultur-sanat adresinde yayınlanmıştır.
https://www.gazeteduvar.com.tr/kultur-sanat/2017/07/14/istanbul-caz-festivali-devam-ediyor/
Bu yazı 14 Temmuz tarihinde gazeteduvar.com/kultur-sanat adresinde yayınlanmıştır.
https://www.gazeteduvar.com.tr/kultur-sanat/2017/07/14/istanbul-caz-festivali-devam-ediyor/
Yorumlar
Yorum Gönder