Ana içeriğe atla

Dijital ve fiziksel varlıklar arasındaki alan



Anılarımızı hatırladığımız zamanlarda beynimizde oluşan hareketleri merak ediyor musunuz?  Yeni medya sanatçısı, yönetmen, tasarımcı, yaşamını ve çalışmalarını Los Angesles’ta sürdüren Refik Anadol anılarımızı hatırladığımızda beynimizde oluşan hareketleri merak etti ve dijital, fiziksel varlıklar arasındaki alanı keşfedip geçmişe, geleceğe dair bir yolculuğa çıkmamızı sağladı. Görsel ve işitsel canlı performans, mekana özgü enstalasyon ve parametrik heykel üretimi yapan Anadol’un projeleri mimarlık ve yeni medya sanatları arasında melez bir ilişki kurarken dijital ve fiziksel varlıklar arasındaki alanı da keşfetti. 

Anadol’un ‘Eriyen Hatıralar’ sergisi 7 Şubat- 17 Mart 2018 tarihleri arasında Pilevneli Gallery’deydi. Sergi normalde 10 Mart' a kadar sürecekti fakat sergi şehir içinden, şehir dışından o kadar çok ilgiyle karşılandı ki bir anket yapılıp sergiyi biraz daha uzatmaya karar verdiler ve bizde serginin son günü Dolapdere'de bulunan Pilevneli Gallery'nin yolunu tuttuk. Anadol’un ikinci kişisel sergisi olan bu sergide, insanoğlunun anılar ve bellekle ilişkisini son teknolojinin yardımıyla ve beynin olanaklarının sınırsızlığına yoğunlaşarak ele aldığı çalışmaları gördük. Bize “hatıralar nedir ve bize ne anlatırlar?” sorusundan çok “hatıralar ile neler yapılabilir?” sorusunu soran bu enstalasyonlar, keyif ve düşünce dolu yolculuğa çıkmamızı sağladı. 

Blade Runner2049 filmi Anadol’un 
üretim sürecine giden yolda ilham kaynakları arasında.  Anadol bu sergide yer alan işlerini, bir anıyı hatırladığımız esnada beynimizde oluşan hareketlerinin Kaliforniya Üniversitesi nöroloji laboratuvarlarında kullanılan üstün araştırma odaklı bir beyin dalgası sensörü aracılığıyla algoritmalara dönüştürülmesi fikrinden yola çıkarak üretti. Hatıraların içeriğine değil de hatırlama eyleminin beynin karanlık odalarında yol açtığı titreşimlere odaklanarak oluşturulan bu algoritmalar, aynı zamanda çağdaş sanatta temsil konusunu yeni bir boyuta taşıyan görsellerin yapı taşları. Bu sergide yer alan heykelleri, üç boyutlu resimleri, mimari ölçekli LED ekranlarda ışık ve projeksiyonlar eşliğinde deneyimledik. Sanatın yeni medya teknolojileriyle daha çok entegre edilip bize farklı deneyimler sunması dileğiyle...

Yorumlar

Bu blogdaki popüler yayınlar

Sakıp Sabancı Müzesi’nde günü dondurup geçmişe yolculuk

Sakıp Sabancı Müzesi’nde Kalıcı Koleksiyon sergilerinden “Kitap Sanatları ve Hat Koleksiyonu” sergisi görülmeye ve üzerinde düşünülmeye değer. “Bir kuruluşun başarısı ve kalıcılığı yalnızca ekonomik değerlerle değil, aynı zamanda sanat, kültür ve eğitim  alanlarına sağladığı katkıyla ölçülebilir” diyen Sakıp Sabancı, başta ünlü hattatların güzel yazı örnekleri ve Kuran-ı Kerim nüshaları olmak üzere, sanatlı el yazma kitaplar koleksiyonu yapmaya Sultan II. Mahmud’un yazmış olduğu bir levhayı satın alarak başladı.  Koleksiyon 1980’lerde daha çok zenginleşince Sabancı ve ailesi koleksiyonu güçlendirmek ve müze oluşturmak için adımlar attı. İstanbul’un Emirgan ilçesinde bulunan Atlı Köşk, 1998’de müzeye dönüştürülmek üzere Sabancı Ailesi tarafından Sabancı Üniversitesi’nin kullanımına tahsis edildi ve 2002’de Sabancı Üniversitesi Sakıp Sabancı Müzesi adıyla ziyarete açıldı. 1951 yılında alınan bu köşkte 1966’ya kadar Hacı Ömer Sabancı ve ailesi yaşadı. Hacı Ömer S...

İKSV Kültür Sanat Kart Sahibi Gençler İle Fazıl Say Konseri

İKSV’nin düzenlediği etkinliklere gençlerin doyasıya gidebilmeleri için verilen ‘’Kültür Sanat Kart’’ sahibi gençler ile Fazıl Say konserinin hemen öncesinde buluştuk.  Daha sonra 15 Haziran tarihinde, 45.İstanbul Müzik Festivali kapsamında, Lütfi Kırdar Uluslararası Kongre ve Sergi Sarayı’nda gerçekleşen konserin yolunu tuttuk. Kültür Sanat Kart, İKSV’nin düzenlediği festivallere, eğitim hayatını sürdüren üniversite öğrencilerinin gidebilmeleri için, 250 lira yüklenmiş olarak verilen ve çekiliş sonucunda 1000 öğrenciye ulaştırılan karttır.  Şimdi gelin o gün, Fazıl Say konserini seçen, konser öncesi İKSV ekibi ve Yekta Kopan ile kültür-sanattan, hayattan konuşmak için buluştuğumuz şanslı kart sahipleri gençleri daha yakından tanıyalım. İstanbul’a 2 yıl önce Van Erciş’ten üniversite eğitimi için gelen Rojda Zörer , İstanbul Üniversitesi’nde Felsefe okuyor. Ailesi aslen Ardahanlı olan Emre Ağdemir , İstanbul Sultangazi’de ailesiyle birlikte yaşıyor. İstanbul Tıp ...

Mustang

Bu kızlar kurban değil, onlar birer kahraman… Deniz Gamze Ergüven’in ilk uzun metrajlı filmi Mustang, Türkiye’deki kadınların, özellikle genç kızların yaşadığı baskıları ele alıyor. Fransız-Alman-Türk ortak yapımı olan film, annesini ve babasını kaybettikten sonra amcaları ve babaanneleriyle Kastamonu’da yaşayan beş kız kardeşin, tek bir olayla hayatlarının nasıl değiştiğini anlatıyor. Filmde, özgürlükleri için savaşan Mustang kızlarının hayatları masalsı bir şekilde beyaz perdeye yansıtılıyor. Filmin başrollerinde   Güneş   Nezihe Şensoy, Doğa Zeynep   Doğuşlu, Elit İşcan, Tuğba Sunguroğlu, İlayda Akdoğan, Nihal Koldaş ve Ayberk Pekcan yer alıyor. Filmin yönetmeni ve senaristi ise, Deniz Gamze Ergüven. Her şey beş kız kardeşin okul çıkışı denizde erkek arkadaşlarıyla oynadıkları masum bir oyunla başlıyor. Bu oyun kasaba halkı tarafından edepsizlik olarak yorumlanıyor ve beş kız kardeşin hayatı bu noktadan sonra, onları bir an önce evlendirmeyi hedefleyen tut...