Ana içeriğe atla

Sahnenin her yerine dokunan bir dev: Nick Cave



Sahnenin her yerine dokunan bir dev

10 Temmuz Salı akşamı KüçükÇiftlik Park sahnesinde dondurup tekrar tekrar yaşamak isteyeceğim bir geceyi yaşadım. Deneyimlediğim en muhteşem konser gecesiydi uzun zamanda üstüne hiçbir isim çıkamayacak eminim. Bu geceye ‘konser gecesi’ demek aslında hafif kalır. Gece; bir hikâyeydi, bir romandı, bir başkaldırıydı, bir umut ve bir haykırıştı. Bir konsere ‘roman gibi konser’ diyeceğim aklıma gelmezdi. Ama evet 25. İstanbul Caz Festivali kapsamında İstanbul’a 17 yıl sonra tekrar gelen Nick Cave konseri benim için her sayfasında, her şarkısında ayrı heyecan yaşadığım bir romandı.

Nick Cave & The Bad Seeds tam 21.30’da sahnede yerini aldı, bizleri selamladı ve romanın ilk sayfası ‘Jesus Alone’ ile açıldı. ‘Skeleton Tree’ albümü Cave’in oğlunu kaybettikten sonra çıkardığı hüzün dolu bir albümdü. Cave ikinci şarkısını da o albümden seçerek ‘Magneto’yu seslendirdi. Altıncı şarkısı ise benim beklediğim şarkı ‘Let Love In’ albümünden ‘Red Right Hand’di. Adeta büyülendim o performansı kafama kazıdım. Konserde video çekmeyi sevmem. Anın canlı canlı tadını çıkarmak isterim ama o şarkıyı bitene kadar çektim.

Seyirciyi içine alan konser

Bir efsane nasıl olunur? Seyircinin içine atlayarak,  seyircinin ellerinden kalplerine dokunarak, sahnenin her noktasını müthiş bir enerji patlamasıyla kullanarak… Uzanan her ele dokunmaya çalışması, sevenlerinden güç alıp arkasını döndüğünde daha da zirvede şarkılar söylemesi… Seyircilere mikrofonunu emanet etmesi, aralara girerek onlarla göz göze gelmesi, sahneye 100’e yakın kişiyi çıkarması bunlar efsanelere yakışır.


Mikrofonu, nota masasını her fırlattığında, sahnede boşluğu her tekmelediğinde bende içimde bir şeyleri fırlatıp, tekmeliyordum. Açık söylemek gerekirse konserden önce Nick Cave hayranı biri değildim ama konser sonrası tam bir Cave hayranı olarak atlaya zıplaya “bitmesin, bitmemeli 17 sene daha bekleyemem” diyerek o kapıdan çıktım. Cave, yerinde duramayan izleyenin de her defasında gözünü fıldır fıldır döndüren, takip etmesi zor olan bir sanatçı. İzleyiciyle bütünleşmesi, onları adeta kucaklayıp bağrına basması tüm insanlığın istediği bir incelik… Cave’in ve özellikle grubundan Warren Ellis’in deliliğine hayran kaldım. Cave’in izleyiciyle olan iletişimi çok farklı hiçbir sanatçıya benzemeyen cinsten. 60 yaşındaki adam kendini bir o tarafa, bir bu tarafa atıverdi. Korkusuzca, sonrası ne olacak düşünmeden… O kendini her attığında biz yüreğimiz ağzımızda ayakuçlarımıza basıp basıp onu aradık. Bir daha ne zaman İstanbul’a gelir bilemem ama siz onu nerede yakalarsanız izleyin ve bu muhteşem romana ortak olun.

                                                                                                                      

Yorumlar

Bu blogdaki popüler yayınlar

İKSV Kültür Sanat Kart Sahibi Gençler İle Fazıl Say Konseri

İKSV’nin düzenlediği etkinliklere gençlerin doyasıya gidebilmeleri için verilen ‘’Kültür Sanat Kart’’ sahibi gençler ile Fazıl Say konserinin hemen öncesinde buluştuk.  Daha sonra 15 Haziran tarihinde, 45.İstanbul Müzik Festivali kapsamında, Lütfi Kırdar Uluslararası Kongre ve Sergi Sarayı’nda gerçekleşen konserin yolunu tuttuk. Kültür Sanat Kart, İKSV’nin düzenlediği festivallere, eğitim hayatını sürdüren üniversite öğrencilerinin gidebilmeleri için, 250 lira yüklenmiş olarak verilen ve çekiliş sonucunda 1000 öğrenciye ulaştırılan karttır.  Şimdi gelin o gün, Fazıl Say konserini seçen, konser öncesi İKSV ekibi ve Yekta Kopan ile kültür-sanattan, hayattan konuşmak için buluştuğumuz şanslı kart sahipleri gençleri daha yakından tanıyalım. İstanbul’a 2 yıl önce Van Erciş’ten üniversite eğitimi için gelen Rojda Zörer , İstanbul Üniversitesi’nde Felsefe okuyor. Ailesi aslen Ardahanlı olan Emre Ağdemir , İstanbul Sultangazi’de ailesiyle birlikte yaşıyor. İstanbul Tıp Fakültesi

DasDas'tan Joseph K.

İçinden çıkılmaz döngü Franz Kafka’nın Dava’sının  21.yüzyıl uyarlaması olan Joseph K. İngiliz yazar Tom Basden tarafından kaleme alınmış, Türkçe’ye de İlksen Başarır tarafından çevrilmiş. Oyunda Joseph K. karakterini Mert Fırat canlandırıyor diğer oyuncular ise  Didem Balçın, Onur Dilber ve Özgün Aydın . Mert Fırat dışındaki diğer üç oyuncu dış görüntülerinde ve ses tonlarında sadece birkaç değişiklik yaparak birçok farklı karaktere muazzam bir şekilde bürünüyor. Joseph K. bir bankada üst düzey yöneticidir.  Otuzuncu yaş gününün olduğu zaman evinde sporunu yaparken ve sipariş ettiği pizzasını beklerken iki kişi gelir ve Bay K.'ya tutuklu olduğunu söyler. Bay K. ilk başlarda panik halinde ve şaşkın bir şekilde durumu anlamaya çalışır hatta sonraları kamera şakası olduğunu düşünür ancak durum düşündüğü kadar basit olmayan bir döngüye sokar onu. Artık sebebini bilmediği bir girdabın içindedir. Bay K. daha sonra birçok kapıyı çalar ancak karşılaştığı bütün karakterler abs

Senaryonun Üstadı Robert McKee İstanbul’daydı.

Bu yıl 10-18 Kasım tarihleri arasında düzenlenen 4. Uluslararası Boğaziçi Film Festivali, Hollywood’un teorisyeni olarak bilinen Robert McKee’yi ağırladı. İstanbul Medya Akademisi ve Uluslararası Boğaziçi Sinema Derneği’nin düzenlediği 4. Boğaziçi Film Festivali’ne, 16-18 Kasım tarihleri arası senaristlerin el kitabı olarak bilinen “Story” kitabının yazarı Robert McKee konuk oldu. McKee, 3 gün boyunca Haliç Kongre Merkezi’nde gerçekleşen “GENRE Seminar/ Tür Semineri”nde ilk gün “Tv/Dizi”, ikinci gün “Aksiyon/Gerilim” ve son gün “Komedi” başlıkları adı altında konuştu. Üsküdar Üniversitesi İletişim Fakültesi öğrencileri olarak bizler de Robert McKee’nin “Tür Semineri”ndeydik. İlk oturumu 16 Kasım’da gerçekleşen seminerde McKee, “Tv/Dizi” başlığı kapsamında dizilerin altı türü, çatışma düzeyleri, dizi varyasyonları, karakter örgüleri, karakter tasarımı gibi teorik kavramlardan bahsetti. Daha sonra seminere, dünyaca ünlü “Breaking Bad”, “24” gibi dizilerin üzerinden analizl