Bu yıl İKSV tarafından 6-17 Nisan tarihleri arasında düzenlenen 37. İstanbul Film Festivali’nde 9 sinema salonunda 200’e yakın film gösterildi. Her biri farklı ülkelerden olan izlediğim 7 filmi sizler için derledim. Bu filmleri 'festivalde kaçırdım' diye üzülmeyin vizyonda yakaladığınızda izleyin.
Parsel 35: Festivalde “Ntv Belgesel Kuşağı” seçkisinden olan Carre35 belgeseli bir ailedeki bütün sırları gün ışığına çıkarıyor. Fransız yönetmen Eric Caravaca kendi yaşadığı hikâyesini anlattığı ve oynadığı filmde, kendisi doğmadan önce 3 yaşında ölen, ailede kimsenin sözünü etmediği kardeşinin gizemini çözmeye çalışıyor.
Karanlıklar
Vadisi: “Genç
Ustalar” bölümünden Norveçli yönetmen Jonas
Matzow Gullbrandsen’in filmi Valleyof Shadows filminde diyalogdan çok görüntüler ve müzikler ön planda… Filmin
çocuk karakteri Aslak, annesiyle bir kasabada yaşıyordur ve çocuk civardan bazı
hayvanların esrarengiz bir şekilde öldürüldüğünü görür. Bir gün köpeğini
kaybeden Aslak onu bulmaya heyecanlı bir şekilde yola koyulur ve bizi müthiş
görüntülere, gerilim dolu anlara sürükler.
Cocote: Festivalin “Uluslarası Yarışma” bölümünde yer
alan ve festivalden Jüri Özel Ödülü ile dönen Cocote, Dominik Cumhuriyeti’nden yönetmen Nelson Carlo de los Santos Arias’ın filmi… Zengin bir ailede bahçıvan
olarak çalışan Alberto, babasının ölümünden sonra yasını tutmak için doğduğu
yere doğru yola koyulur. Alberto’yu gittiğinde çok farklı görenek, adet,
inançlar beklemektedir. Karşılaştığı görüntüler karşısında şaşkınlık geçiren
karakterden öldürülen babasının intikamını alması da beklenir fakat sınıf
çatışmaları, farklı inançlar, ahlaki yozlaşma diz boyudur. Katolik inancına
göre ölünün arkasından 9 gün ağıt yakılır ve film yakılan ağıtlarla, görsel
diliyle ve başarılı amatör oyuncularıyla son bulur.
Kelebekler: “Ulusal Yarışma” seçkisinden Tolga Karaçelik yönetimindeki Kelebekler filmine Onat Kutlar anısına
Jüri Özel Ödülü ve oyuncusu Tolga Tekin’e En İyi Erkek Oyuncu Ödülü verildi.
Anneleri öldükten sonra köylerinde farklı şehirlere dağılan üç kardeşin, babalarının
aramasıyla birleşimini anlatan film yeri gelince hüzünlendiriyor yeri gelince
de kahkahalara boğan cinsten bir film. Sundance Film Festivali’nde yüzümüzü
güldüren yönetmen Karaçelik’ten babaları ve birbirleri hakkında bir şeyler
buldukça kendilerini daha iyi tanıyan Kenan (Bartu Küçükçağlayan), Suzan (Tuğçe
Altuğ) ve Mazhar’ın (Tolga Tekin) hikayesi…
Manuel: “Genç Ustalar”dan İtalyan yönetmen Dario Albertini filmi Manuel, esirgeme kurumunda yetişen ve 18
yaşına bastığı için artık özgür olan bir gencin hikayesi… Genç, yetimhaneden
çıktıktan sonra hapiste yatan annesinin cezasını ev hapsine döndürmek için uğraşır.
Uğraşır fakat özgürlüğünü tam eline almışken evde annesine bakmakla yükümlü
olarak özgürlüğü daha mı çok elinden alınır? Gençliğin verdiği umursamaz
rahatlığın Manuel’in hayatında yeri yoktur. Büyümenin zorlukları ve gerçek
dünyayı göğüsleme…
Yorumlar
Yorum Gönder